25 Şubat 2015 Çarşamba

Göz, Gönül, Dil Üçlüsü

Dilin tanımını hemen hemen bilmeyenimiz yoktur bugün. Şimdi uzun uzun dilin tanımını yapmak yerine dil, insanlar arasındaki iletişimi sağlayan araçtır demekle kifayet edelim.Bir de dilin duyguları vardır.Dilden bazen sert sözler bazen de tatlı sözler sadır olur, bu dilin üslûbuna göre değişir. Bu üslubu da aslında gönül belirler.Gönülde güzel duygular mevcutsa dil güzel söyler, kötü duygular mevcutsa kötü şeyler çıkması gayet tabîdir. Yani dil ile gönül arasında sıkı bir bağ vardır. Burada dilin durumunu gönül belirler.Tabi ki de iyiyi kötüyü ayırt edebilmek için akıl olmazsa olmazdır.Fakat en nihayetinde akılla söylemeye çalıştıklarımızı gönül süzgecinden geçirir insan.Yani son sözü hep kalp söyler. Zaten kalbiyle düşünmeyenlere, aklından geçeni direkt söyleyenlere diyecek bir sözümüz yok.Onun için Allah insana iki kulak bir ağız vermiştir.İki düşün bir söyle diye.
Kalpte ne varsa dil onu söyler.Kalp "Hak" derse dil de "Hak" der dil "Hak" derse hayat tatlanır, ruhlanır. Hakkaniyetli bir yaşam sürülür.
Gelelim gözlere...Gözlerin buradaki rolü en az dil ve kalp kadar önemlidir.Çünkü gözler kalbin penceresi denmiştir.Gözün gördüğü her şey kalbe yansır. Kalpte buna göre şekillenir. İnsan güzel şeylere bakarsa kalbe yansıması da güzel olur. Onun için insan bakarken kalbini düşünerek bakmalıdır ya da bakmamalıdır. İnsan yolda yürürken sağa sola bakarak değilde önüne bakarak yürümelidir.Çünkü sağa sola rastgele nazar eden kişinin kalbine gelişi güzel şeyler düşer.Bunlar genelde kalbe zarar verir.Kalbe zararlı diğer unsurlarda eklenince insanın kalbi hasta olur. Hasta kalpten de dile nasıl sağlıklı şeyler dökülsün ki ? Tabi ki kırıcı, yanlış, kötü şeyler söyler.
İnsanın çok bilgili olması da güzel söyleyeceği manasına gelmez.Çünkü kişinin kalbinde kötü şeyler varsa o bildiği şeyleri de kötüye kullanmaya meyyaldir. Hemen bir ata sözü geldi aklıma "ilim cehaleti alır eşeklik baki kalır." Gerçekten de öyle...
"Dilin güzel söylemesi aklın bilgiyle dolu olmasıyla değil kalbin hassasiyetiyledir"
Dilin güzel söylemesi aklın bilgiyle dolu olmasıyla değil kalbin hassasiyetiyledir, güzelliğiyledir. Yukarıda da söylediğimiz gibi kalpte ne varsa dil onu söyler. Güzel konuşmakta bununla alakalıdır.İnsanın kalbi ne kadar ince ise, kötü şeylerden korunmuş ise kişi o kadar güzel konuşur.Aslında insanlığın sırrı da gönülde gizli.İnsan ne kadar gönül sahibiyse o kadar insandır, ademdir. Yani gönül merkezdir.O iyi olursa insan sadece iyi söylemez, diğer fiilleri de güzel olur.Bunu şu hadis-i şerifle destekleyelim;" Vücutta bir et parçası vardır ki o iyi olursa tüm vücut iyi olur o kötü olursa tüm vücut kötü olur, dikkat edin o kalptir."buyrulmuştur.
"Padişahından çobanına şair bir milletiz"
Padişahından çobanına şair bir milletiz.Ecdadımız hep güzel düşünmüş ve hep güzel şeyler söylemişler. Has bahçenin nadide gülleri diyebileceğimiz ecdat sözü çok iyi kullanmış.Bir Divan Edebiyatı, Halk Edebiyatı, ya da Tekke Edebiyatı bunun en güzel nişanesidir.Bir sorunla karşılaştıklarında kırıcı olmamak için direkt söylememişler.Önce lisan-ı halle anlatmaya çalışmışlar, olmadı münasip bir dille nasihat etmişler, olmadı hikayeyle o da olmadı şiirle anlatmaya çalışmışlar.Onlarca kitabın anlatamadığını bu şekilde dile getirmişler. Ve böylece güzel bir medeniyet oluşmuş.İşte bizde o medeniyetin mirasçılarıyız.Bakışlarımıza sahip olmalıyız ki kalbimiz karışmasın ve dilimiz güzel söylesin.Yani göz gönül dil üçlüsüne sahip olmalıyız ki ecdadın bıraktığı mirasına bir katre de olsa layık olmaya çalışalım.Güzel söylemekle alakalı bir kıssa;
Zamanın birinde bir padişah rüya görür.Rüyasını tabir etmesi için bir tabirci çağırtır. Padişah tabirciye rüyasını anlattıktan sonra tabirci der ki;
-Padişahım o kadar uzun yaşayacaksınız ki bütün evlatlarınızın ölümünü göreceksiniz.
Padişah sinirlenir;
-Atın bunu zindana.
diyerek adamı zindana attırırlar.
Başka bir tabirci çağırırlar.o da şu şekilde tabir eder;
-Padişahım ömrünüz o kadar bereketli olacak ki bütün evlatlarınızın mutluluklarını göreceksiniz.
der.
İşte üslubun ve güzel söylemenin farkı.Yunus Emre (k.s) ne güzel demiş;
Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı,
Yağ ile bal ede bir söz...  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder